Kur'an'ın İkliminde

 

21.Enbiya Suresi

BismillahirRahmanirRahim

1.İnsanların hesaplarının görülmesi yaklaştı! Onlar hâlâ umursamazca yüz çeviriyorlar!

2.Rablerinden ne zaman yeni bir öğreti gelse onu ancak alaya alarak dinliyorlar.

3.Kalpleri bilinçten yoksundur. Hak tanımazlar “Bu da sizin gibi bir insan değil mi? Göz göre göre sihre mi kapılacaksınız?” diye gizli gizli fısıldaşıyorlar.

4.“Göklerde ve yerde söylenen sözü Rabbim bilir! O işitendir, bilendir” buyuruyor.[1]

5.Onlar yine de “Karmakarışık rüyalara tutulmuş! Kendisi uyduruyor! O bir şair! Öncekilere gönderilenin benzeri bir delil ile bize gelseydi ya!”[2] diye söyleniyorlar.

6.Bunlardan önceki helak ettiğimiz memleket halkları inanmamışlardı da şimdi bunlar mı inanacaklar?[3]

7.Senden önce de ancak vahiy buyurduğumuz erkekleri resul göndermiştik.[4] Eğer bilmiyorsanız daha önce vahiy öğretisi ile yüzleşmiş olanlara sorun![5]

8.Onlara yemek yemeyen bir beden vermiş değildik, ölümsüz de değillerdi![6]

9.Sonra onlara verdiğimiz söze sadık kaldık, onları ve gerek gördüklerimizi kurtardık. Haddi aşanları ise helak ettik.

10.Sizinle ilgili öğretiyi sunan kitabı da size indirmiş bulunuyoruz, aklınızı kullanmayacak mısınız?

11.Hak tanımaz olan nice memleketi kırıp geçirdik. Onların ardından başka kimseleri vücuda getirdik başka toplumlar inşa eyledik.

12.Şiddetimizi hissettikleri an ondan kaçışıyorlardı!

13.Kaçışmayın! Refahını sürdüğünüz bolluğa berekete, meskenlerinize dönün, ola ki isteğinize cevap bulursunuz ihtiyacınıza karşılık görürsünüz![7]

14.Dediler ki: Bize yazıklar olsun, gerçekten hak tanımaz davranmışız!

15.Sonunda kendilerini yerle bir edilmiş sönüp gitmiş kılmamıza kadar duaları feryatları hiç eksik olmadı! 

16.Biz göğü, yeri ve ikisi arasındakileri iş olsun diye[8] yaratmış değiliz.

17.Bir eğlence edinme yönünde irade ortaya koyacak olsaydık elbet kendi katımızdan eğlenceyi kurgulardık. Eğlence edinecek olsaydık öyle yapardık.

18.Bilakis biz hakkı batılın tepesine indiririz de onun beynini parçalar. Batıl böylece yok olur gider. Bu nitelemelerinizden dolayı yazıklar olsun size!

19.Göklerdekiler, yerdekiler O’nundur! O’nun katındakiler O’na kulluktan yana büyüklenmezler, usanmazlar.

20.Gece gündüz yönelişte olurlar, durulmazlar.

21.Yoksa onlar yeryüzünden diriltebilen tanrılar mı edindiler?

22.Eğer göklerde ve yerde Allah’tan başka tanrılar olsaydı gökler ve yer bozulur giderdi. Hükümranlığın sahibi olan Allah onların nitelemelerinden beridir yücedir.

23.O, yaptıklarından sorulmaz ama onlar sorgulanacaklar!

24.Yoksa O’ndan başka da tanrılar mı edindiler? De ki: Delilinizi getirin! İşte benimle olanların öğretisi ve benden öncekilerin öğretisi! Hayır, çokları anlamıyorlar, öylece yüz çeviriyorlar.

25.Senden önce gönderdiğimiz her resule “Benden başka ilah yoktur, ancak bana kul olunuz!” diye vahiy buyurmuşuzdur.

26.“Rahman Çocuk edindi” dediler. Haşa, Allah’ın şanı yücedir! Asıl olan şu ki onlar[9] ikram görmüş kullardır.[10]

27.Söylemleriyle O’nun önüne geçemezler. Onlar O’nun emri ile hareket ederler.[11]

28.Allah onların önlerindekini de arkalarındakini de bilir.[12] Allah’ın rıza göstermediği kimseye şefaate kalkışamazlar himayecilik yapamazlar.[13] Onlar Allah’a olan saygılarından ürperirler.

29.Onlardan kim “Ben de Allah’ın yanı sıra bir ilahım” diyecek olsa[14] netice de onu da cehennem ile cezalandırırız. Hak tanımazları böyle cezalandırırız.

30.İnkârcı kesilenler görmediler mi ki gökler ile yer bitişik iken biz onları ayırmışız, canlı olan her şeyi sudan var etmişiz? Hâlâ inanmayacaklar mı?

31.Onları sallayıp sürükleyip batırır diye yeryüzünde kök salmış nice dağlar kıldık[15] ve ola ki doğru yolda yürürler diye dağlar arası geçitler, yollar belirledik.

32.Göğü korunmuş bir tavan kıldık. Onlar hala tüm bunlarda yer alan delillerden yüz çeviriyorlar.

33.O’dur geceyi, gündüzü, güneşi ve ayı yaratan. Her biri bir yörüngede yüzüyorlar.

34.Doğrusu senden önce de hiçbir beşere ölümsüzlük vermedik. Sen öleceksin de onlar mı sürekli kalacaklar?

35.Her can ölümü tadıcıdır. Sizi iyilikle kötülükle mutlaka deneyeceğiz. Sonunda bize döndürüleceksiniz!

36.İnkârcı kesilenler seni gördüklerinde “Bu muymuş tanrılarınızı diline dolayan!” diyerekten alaya alıyorlar. Kendileriyse Rahman’ın öğretisine inkârcı kesilmişlerdir. 

37.İnsan aceleci olarak yaratılmıştır. Delillerimi size göstereceğim, benden yana aceleci olmayınız!

38.Diyorlar ki: Eğer doğru iseniz bu söz ne zaman gerçekleşecek?[16]

39.İnkârcı olanlar ateşi yüzlerinden, sırtlarından uzak tutamayacakları ve yardım göremeyecekleri zamanı bir bilseler!

40.Gerçek şu ki onlara ansızın gelecektir ve onları şaşkına çevirecektir. Onu kabullenmezlik edemeyeceklerdir, taraflarına bakılmayacaktır!

41.Elbet senden önceki resullerle de alay edilmişti ama onlarla alay edenleri eğlendikleri şey kuşatıvermişti!

42.De ki: gece gündüz sizi Rahman’dan kim koruyabilir? Asıl olan şu ki onlar Rablerinin öğretisinden yüz çeviriyorlar!

43.Yoksa onlardan azabı geri tutabilecek bizden başka tanrılar da mı var?[17] Onlar kendilerine de yardıma güç yetiremezler, bizden de bir sahiplik göremezler.

44.Bilakis biz onları da atalarını da ömürleri uzun olasıya istifadelendirdik. Görmüyorlar mı ki biz yeryüzüne uğruyoruz da her tarafından eksiltmeler yapıyoruz, şu halde bunlar mı galip gelecekler?[18] 

45.De ki: Ben sizi ancak vahiy ile uyarıyorum. Ne var ki sağırlar uyarıldıkları zaman çağrıyı duymazlar.

46.Onlara Rabbinin azabından bir esinti dokunacak olsa diyecekler ki: Yazıklar olsun bize, gerçekten hak tanımaz davranmışız!

47.Huzura çıkış günü hakkaniyet terazileri kurarız, hiçbir cana hiçbir şekilde haksızlık edilmez. Hardal tanesi ağırlığınca da olsa onu getiririz. Hesap görücü olarak biz yeteriz!

48.Bilinçli duyarlı olanlar için bir ışık bir öğreti olarak Musa ile Harun’a Furkan’ı[19] vermiştik.

49.Onlar ki gaybî bilgileri[20] dikkate alarak Rablerinden bilinçle sakınırlar. Onlar hesabın görülme vaktinden dolayı ürperirler.

50.Bu, sana indirdiğimiz ikram dolu bir öğretidir. Şimdi siz bunu reddetmeye mi odaklanacaksınız?

51.Daha önce de İbrahim’e bilinç üzere yol alışını lütfetmiş idik. Biz onun durumunu çok iyi biliyorduk.

52.Babasına ve halkına şunu söyledi: Kendilerine yönelip bağlandığınız bu heykeller de neyin nesi?

53.Dediler ki: Atalarımızı onlara kulluk eder bulduk.

54.Dedi ki: Doğrusu siz de atalarınız da net bir yanlışın içindesiniz!

55.Dediler ki: Bize gerçeği mi sunuyorsun yoksa eğleniyor musun?

56.Dedi ki: Gerçek olan şu ki sizin Rabbiniz göklerin ve yerin Rabbidir. O Rab ki onları da O yaratmıştır.[21] Ben buna tanık olanlardanım.

57.Allah’a yemin olsun ki arkanızı dönüp gitmenizden sonra putlarınıza kesinlikle bir plan kuracağım!

58.Sonunda putları kırıp döktü. Sadece belki ona dönerler diye büyük olanını bıraktı.

59.Dediler ki: İlahlarımıza bunu kim yaptı? Bunu yapanın hak tanımazlardan olduğu kesin!

60.Dediler ki: Bir genç duyduk, onları diline dolarmış, kendisine İbrahim derlermiş.

61.Dediler ki: Onu insanların tespitine sunun bakalım belki tanırlar tanıklık ederler.

62.Dediler ki: İbrahim! İlahlarımıza bunu sen mi yaptın?

63.Dedi ki: Belki de onların şu büyüğü yapmıştır, konuşabiliyorlarsa onlara bir sorun bakalım!

64.İç dünyalarına döndüler ve asıl hak tanımazlar sizlermişsiniz diye söylendiler.[22]

65.Daha sonra yine eski kafalarına döndüler: Elbet sen de bunların konuşamayacağını biliyorsun!

66.Dedi ki: O halde size bir fayda sağlamayacak ve sizi bir zarara uğratamayacak olan Allah’tan başka şeylere mi kul oluyorsunuz?

67.Size de Allah’tan başka kul olduklarınıza da ancak öf denir başka da bir şey denmez! Hiç aklınızı kullanmayacak mısınız?

68.Dediler ki: Yakın bunu, ilahlarınıza yardımcı olun! Eğer bir ceza uygulayacaksanız böyle yapın!

69.Buyurduk ki: Ey ateş! İbrahim’e serin ol selamet ol!

70.Onunla ilgili bir plan uygulama iradesi ortaya koydular. Neticede onları fazlasıyla zarara uğrayanlar eyledik. 

71.Onu da Lut’u da âlemler için bereketli kıldığımız topraklara ulaştırmak üzere kurtardık.

72.Ona İshak’ı bağışladık ek olarak Yakup’u da lütfettik. Her birini Salihlerden kıldık.

73.Onları buyruğumuzu dikkate alarak yol gösteren önderler yaptık. Onlara iyiliklerin yapılmasını, yönelimin gereğince ifa edilmesini ve uygunluğun sağlanmasını vahiy buyurduk. Sadece bize kul olan kimseler oldular.

74.Lut’a da hüküm ve ilim verdik. Onu pis işlerle meşgul olan bir memleketten kurtardık. Doğrusu onlar yalpalayan kötü kimselerdi.

75.Onu rahmetimizin kapsamına aldık. Kendisi Salih olan kimselerdendi.

76.Nuh da daha önce bize bir çağrı yapmıştı da kendisine icabet etmiştik. Onu ve yoldaşlarını[23] büyük sıkıntıdan kurtarmıştık.

77.Delillerimizi yalanlayanlara karşı ona yardım etmiştik. Onlar kötülüğe batmış kimselerdi ve neticece tamamını suya gömmüştük.

78.Davut ile Süleyman da toplumun koyunlarının yayılmış bulunduğu bir ekin hakkında hüküm veriyorlardı da biz onların bu hükmüne şahit idik.

79.Meseleyi Süleyman’a belli ettik ve her ikisine de hüküm ve ilim verdik. Yöneliş üzere olan dağları da kuşları da Davut’la birlikte yasaya tabi kıldık hizmete sunduk. Tüm bunları yapan biz idik!

80.Yüzleşeceğiniz şiddet durumlarına karşı korunak sağlaması üzere sizin için zırh üretmeyi de ona[24] öğrettik. Hâlâ şükredenler olmayacak mısınız?

81.Süleyman’a orada bereketli kıldığımız topraklara doğru onun kontrolünde akıp giden yoğun hava akımını kullanma bilincini de lütfetmiştik.[25] Her şeyin âlimi biziz.

82.Şeytanlardan[26] da onun için dalgıçlık edenler ve bundan başka iş görenler vardı. Onları gözetim altında tutan bizdik.

83.Eyyüb da Rabbine çağrıda bulunmuştu, demişti ki: Bu malum dert beni zora soktu, sen merhametliler merhametlisisin!

84.Kendisine icabet ettik, başındaki sıkıntıyı giderdik. Ailesini de beraberinde benzerlerini de katımızdan bir rahmet ve âlemler için bir ders olarak ona lütfettik. 

85.İsmail’in, İdris’in, Zülkifl’in durumları da buna benzer. Hepsi de sabır gösterenlerdendi.

86.Onları rahmetimizin kapsamına aldık. Onlar Salih olan kimselerdendi.

87.Balıkla anılır olanın durumu da[27] var. Vaktiyle kızgın bir halde çekip gitmişti, sanmıştı ki aleyhinde bir hüküm icra etmeyiz. Netice olarak karanlıkların ortasında “Senden başka ilah yoktur, sen her türlü eksiklikten berisin, ama ben hak tanımazlardan oldum!” diye nida eylemişti!

88.Kendisine icabet etmiştik. Kendisini bu ağır üzüntüden kurtarmıştık. Böylecene inananları kurtarırız!

89.Zekeriya da vaktiyle Rabbine bir çağrı yapmıştı. Şöyle demişti: Rabbim! Beni bir başıma bırakma. Elbet sen yönetimi icra edenlerin en iyisisin.

90.Kendisine icabet eyledik. Ona Yahya’yı lütfettik, eşini de ona eşlik edebilecek sağlık sıhhat durumlarına ulaştırdık.[28] Doğrusu onlar iyiliklerde yarışıyorlardı. Umutla korkuyla bize dua ediyorlardı. Onlar bize gönülden bağlılık gösteriyorlardı.  

91.İffetini korumuş bulunan, kendisine ruhumuzdan üflemiş olduğumuz ve kendisini de oğlunu da âlemler için bir delil kıldığımız Meryem’in durumu da zikre değerdir.

92.Doğrusu bu zikrolunanlar bir tek ümmet olarak sizinle aynı inancın mensuplarıdır. Sizin Rabbiniz benim, şu halde ancak bana kul olunuz!

93.Aralarındaki meselelerinde bölük pörçük oldular. Hepsi de bize dönecekler!

94.Her kim inanmış olarak uygun davranışlarda bulunursa onun gayretini dikkate almamak diye bir şey yoktur.  Elbet biz onun için kayıt tutuyoruz.

95.Helak etmiş bulunduğumuz hiçbir memleket halkının bize dönmemesi huzurumuza çıkmaması diye bir şey olası değildir.

96.Sonunda yecuc mecucün önü açıldığında ve her noktadan çıkıp ortaya döküldüklerinde![29]

97.Gerçek vaad yaklaşmış demektir.[30] İşte o zaman inkârcı kesilenlerin gözleri açılmış olacaktır. “Yazıklar olsun bize, bu günümüzle ilgili gaflet göstermişiz, gerçekten biz hak tanımaz kimselermişiz!” diyeceklerdir.

98.“Kesinlikle siz de Allah’ın yanı sıra kul olduklarınız da cehenneme yakıt olacaksınız! Mutlaka ona dolacaksınız!”

99.Eğer onlar ilah olsalardı oraya varmazlardı. Oysa hepsi de orada kalıcı olacaklardır.[31]

100.Onlar orada hiçbir şey duymaz bir halde ah vah edeceklerdir.

101.Katımızdan kendileriyle ilgili güzellikler dolu bir ödül sözü verilmiş olanlar ise ondan uzak tutulacaklardır.[32]

102.Onun uğultusunu bile duymayacaklardır. Canlarının isteğince orada kalıcı olacaklardır.

103.Korkuların en büyüğü[33] onları üzüntüye düşürmeyeceklerdir. Onları melekler karşılayacaktır: Bu, size vaad olunan gündür sizin gününüzdür!

104.Kitapların sayfalarını dürercesine göğü düreceğimiz gün! Tıpkı yaratışın başlangıç aşamasında olduğu üzere onu dönüştüreceğiz. Yerine getirilmesini üstlendiğimiz bir söz olarak durum budur. Yapacak olan elbet biziz.

105.“Elbet uygun davranmayı ahlak edinmiş kullarım yeryüzüne mirasçı olacaktır” diye Tevrat öğretisinden sonra Zebur’da da yasayı kayda geçirmişizdir.

106.Doğrusu bunda kulluğu Allah’a has kılanlar için bir bildiri söz konusudur.

107.Biz seni ancak âlemlere rahmet olarak resul gönderdik.

108.De ki: Bana “İlahınız ancak tek ilahtır!” diye vahiy buyruluyor. Artık Allah’a teslimiyet üzere olacak mısınız?

109.Eğer yüz çevirecek olurlarsa de ki: Sizlere, ayırım yapmaksızın bildiride bulundum. Size vaad buyrulan yakın mı uzak mı bilemem!

110.Allah açıktan konuştuklarınızı da bilir gizlediklerinizi de bilir.

111.Bilemem belki de bu durum[34] sizin için bir imtihandır, bir zamana değin faydalanmanız olacaktır. 

112.Allah resulünün neticede söyleyeceği şudur: Rabbim! Gerçeği ortaya koyarak hükmünü ver! Rabbimiz Rahman’dır, sizin nitelemeleriniz karşısında kendisinden yardım beklenecek olandır.


 

[1] Resulün tebliği olan ayetler fısıltıların hepsinin Rabbin bilgisinde olduğunu hatırlatır.

[2] Bir mucize gösterse ya!

[3] Yani bunlardan önce mucizelerle yüzleştirdiğimiz halde nice memleket halkları inanmamışlardı da şimdi bunlar mı mucizeyle yüzleşince inanacaklar? İnanası olan, gerçeğin peşinde delil arayan zaten inanması için yeterli delillerle yüzleşmektedir. 

[4] Yani senden önceki resullerimiz de birer insandı, melek değillerdi. Biz hiçbir zaman insan dışında bir resul göndermedik ki. Burada rical (erkek) kelimesi öncelikle insan cinsini ifade etmektedir. 3. ayetteki fısıldaşmalarına cevap niteliğini taşır. Bunun haricinde erkekler dışında hiçbir insan yani kadın vahiy almamıştır anlamı bu ayette yoktur. Zira kadınlar da vahiy almışlardır. Nebi kadınlar vardır. Hz Meryem. Hz Musa’nın annesi gibi...  Ancak elçi (Resul) gönderilen nebiler sadece erkek olan nebilerdir.

[5] Lafzen zikir ehline sorun. Yani bir adamın resul seçilmesi şaşılacak bir durum değil. Bundan önce de Allah öğretilerini hep beşer resullere vahiy buyurmuştur. Bu durumdan haberiniz yoksa daha önce ki ihtarlarımıza muhatap olan, gönderdiğimiz vahiylerden haberdar olan kimselere sorun. Ehli kitaba sorun.

[6] Peygamberler yemek yemez, insanüstü varlıklar değillerdi. Her insan gibi birer insandılar. Her insan gibi ölümlü idiler. Ve öldüler.

[7] Belki bir sığınak bulursunuz belki af dileğinize karşılık görürsünüz. Esele fiili dileğine cevap vermek, ihtiyacını gidermek, dileğini yerine getirmek gibi anlamları muhtevidir. Demek ki korku anında kaçışırlarken meskenlerine sığınmaları ve af dilemeleri akıllarından geçen bazı çözümler olmuş film şeridi gibi hayatları gözlerinin önünden geçmiştir. Bir anda duygusal gelgitler yaşamanın ve çaresizlik içerisinde tüm çözümleri bir düşünmenin yansıması anlatılmaktadır.

[8] Oyun eğlence olsun diye, boşu boşuna

[9] Allah’ın çocuğu dedikleri, yani Peygamberler (Mesela Hz İsa ve Hz Üzeyr’e bu yakıştırma yapıldı. Bakınız Tevbe Suresi 30. ayet) Bir üst ayette “peygamberlere benden başka ilah yok diye vahiy buyurduk” dendiğinden bu ayette “Rahman çocuk edindi dediler” ifadesi ile Tevbe suresi 30. ayetteki Yahudi ve Hıristiyanların iddialarına cevap verilmektedir. Ayrıca bu bapta Allah’a kızlar isnat eden melekleri şefaatçiler edinen müşriklere de cevap verilmiş olmaktadır.

[10] Allah tarafından elçi seçilmeleri, Allah’tan vahiy almaları başlı başına bir ikramdır.

[11] Yani vahye aykırı söylemlerde ve eylemlerde bulunmak hadlerine değildir.

[12] Allah, onların gözlerinin önünde olanları da görmeleri mümkün olmayanları da, ölümlerinden sonra gerçekleşen olayları da bilir. Onlar ise sadece gördüklerini, duyduklarını bilirler. Onların bilmesi sınırlıdır. Allah ise her şeyi hakkıyla bilir.

[13] Necm suresi 26. ayette meleklerin, Allah’ın rıza göstermediğine şefaatte bulunamayacağı belirtilirken bu ayette peygamberler için aynı durum ortaya konmaktadır. Yani kim olursa olsun Allah’ın rıza göstermediği kimseye şefaatte bulunamaz. Bu bakımdan Fatiha suresinde vurgulandığı üzere sadece Allah’a kulluk etmeli ve sadece O’ndan yardım istemeliyiz. Sadece O’na dua etmeliyiz. Aksi takdirde Allah’ın hiçbir şekilde af etmeyeceğini buyurduğu şirk eylemini işlemiş oluruz.

[14] Bu açık açık bir ilahım demesi şeklinde de olabilir söylemlerinin bu anlama gelmesi şeklinde de olabilir. Konuyla ilgili olarak İsa peygamberin mahşer günü sorgulanacağı maide suresi 16-17. Ayetlerinde anlatılmaktadır.

[15] Dağların kökleri adeta geminin denize demir atması gibi karaların sallanıp sürüklenip batmasına engel bir işlev arz etmektedir. Zira yeryüzünün derinlikleri adeta okyanusların gemileri sallayıp sürüklemesi gibi karaları sallayıp sürükleyebilecek bir mahiyettedir.

[16] Vahyin haber verdiği diriliş ve sorgu gün ne zaman olacak?

[17] Bize kul olmalarını, öğüdümüzü dikkate almalarını engelleyen başka tanrılar mı var, onlara mı güveniyorlar?

[18] Yeryüzünün ağacından, suyundan, toprağından, insanından her tarafından ömürleri dolanları öldürüyoruz. Netice de bunlar da ölümle yüzleşecekler sorgu günü huzurumuza çıkarılacaklar!

[19] Hak ile batılı ayıran hakikat ölçüsünü.

[20] Vahyin haber verdiği gaybî gerçekleri dikkate alırlar.

[21] O heykellerin sembolize ettiği kimseleri de heykellerin ham maddelerini de Allah yaratmıştır.

[22] Yanlışa saplanmış olduklarının farkına vardılar.

[23] Lâfzen ehlini. Yani Onunla aynı inancı aynı düşünceyi paylaşanları, ailesini…

[24] Davud’a

[25] Bu ayet Süleyman nebinin hava akımının sevk edici gücünü kullanacak bilgi birikimine sahip olduğu şeklinde okunabilir. Motor gücünün oluşturacağı kendi kontrolünde gerçekleşen bir hava akımıyla uzak mesafelere ulaşma noktasında uçak teknolojisini kullandığına dair bu ayetten bir okuma yapılabilir.

[26] Niyeti bozuk güç kuvvet sahipleri de onun iktidarına hizmet etmek durumunda kalmışlardı. Süleyman’a bu siyasi gücü bu yönetim bilgeliğini biz lütfetmiştik.

[27] Balık sahibi yani Yunus.

[28] Eşine de doğum yapabilecek bir nitelik verdik.

[29] Yecüc mecüc hak hukuk tanımaz, Allah’a isyan halindeki kimseler demektir. Zaten bir üst ayeti dikkate aldığımızda Allah’ın helakine uğrayanların yecüc mecuc olarak nitelendiği ve mutlaka huzura çıkarılacakları vurgulanmaktadır. Yani artık huzura çıkış ve hesabın görülme vakti yaklaştığında her biri kabirlerinden çıkarılacak ve huzura toplanacaktır vurgusu yapılmaktadır.

[30] Gerçek vaad yaklaşmış yani hesaba çekilme anı gelmiş demektir.

[31] Buradan anlaşılıyor ki Allah’tan başka kul olunan varlıklardan kasıt semboller heykeller değil o sembollerin sembolize ettiği hakiki kişiliklerdir. Yani evliya edinilen saptırıcılar da evliya edinenlerle birlikte cehenneme dolacaklardır.

[32] Yani takvalılar takvalılara vaad buyurmuş olduğumuz güzelliklere kavuşacaklardır.

[33] Hesap günü korkusu, Dehşetli azabın korkusu, Allah’ın rızasını kaybetmiş duruma düşme korkusu.

[34] O, yani size vaad olunmuş olan. Yani size vaad olunmuş olanın yakın ya da uzak olmasını bilmemem sizin için bir imtihan vesilesi olabilir, bir faydalanma süreci olabilir.

 

 
   
   
   
   
   
   
   
   
   
                                              
   
   
   
   
   
   
   
   
   
   
   
   
   
   
   
   
   
   
   

Mustafa Arıcan Ayas

Free Web Hosting